top of page

Çatışma ve Gürültü: İletişimde Gürültünün Sesi ve Sessizliği

Güncelleme tarihi: 8 Eyl


ree

İletişimin hayatımızdaki önemini anlatan pek çok makale veya kitapla karşılaşmışızdır. İletişim, ilişkilerimizi şekillendirebilmekle beraber genel olarak hayatımızda büyük bir rol oynar. Bu yüzden, iletişim sürecinin nasıl işlediğini ve sağlıklı bir iletişimi nasıl kurabileceğimizi anlamak kritik önem taşır. Önceki, "İletişimi Çözüm Odaklı Yapmak & Çatışma Çözümünde Aktif Dinleme" başlıklı yazımızda iletişim sürecinin öğelerini detaylıca ele almıştık. Kısaca hatırlatmak gerekirse, iletişim bir vericiden bir mesajın belirli bir kanal aracılığıyla alıcıya ulaşması ve alıcının mesajı filtreleyip vericiye geribildirim göndermesi sürecinden oluşur. Bu döngüyü bozan her türlü etkene gürültü adı verilir. Bu yazımızda, özel olarak gürültü kavramına daha yakından bakalım.


Gürültü denince aklımıza genellikle yüksek sesler, kaotik ortamlar veya rahatsız edici uğultular gelir. Türk Dil Kurumu’na göre gürültü; aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü olarak tanımlanır. Ancak gürültü yalnızca sesle mi kendini gösterir? Başka bir ifadeyle sadece yüksek ve uyumsuz sesler mi iletişim döngüsünü engeller? Mesela, bir odada konuşan iki kişi için dışarıdan gelen inşaat sesi temel bir gürültüdür; bu ses iletişim döngüsünü bozar, bunu hemen ayırd ederiz. Öte yandan, karşımızdaki kişinin sorularımıza cevap vermemesi veya sürekli sessiz kalması da bir tür gürültüdür. Benzer şekilde, okuduğumuz bir kitabın bazı sayfalarının silinmiş olması da bir gürültü kaynağıdır. Yani, kitabın verici olduğu ve bizim alıcı olduğumuz durumda, silik yazılar mesajın doğru bir şekilde iletilmesini engeller. Sonuç olarak, gürültü kendini sesle ya da sessiz hallerde gösterilebilir. Özetle onu gürültü yapan şey, iletişim döngüsüne engel oluşturmasıdır.



Gürültü Çeşitleri


Bahsettiğimiz gibi gürültüler farklı şekillerde karşımıza çıkabilir ve bunları belirli başlıklar altında kategorize etmek mümkündür.Bu alanda çalışmalar yapan iletişim uzmanları tarafından çeşitli gürültü türleri ele alınmıştır. Literatüre hızlıca baktığımızda, fiziksel gürültü, semantik gürültü, psikolojik gürültü, kültürel gürültü ve bireysel gürültü gibi farklı gürültü türlerine rastlayabiliriz. Biz ise bu yazımızda iletişim sürecini ve gürültü kavramını çatışma çözümü perspektifinden ele alarak temel olabilecek üç farklı gürültü türüne değinmek isteriz:


Fiziksel Gürültü: iletişim sürecinde çevresel faktörlerden kaynaklanan engelleri ifade eder. Bu tür gürültü, konuşulan mesajın iletilmesini ve algılanmasını zorlaştıran, dışsal sesler ve etmenleri içerir. Örneğin, bir inşaat alanında veya kalabalık bir kafede yapılan bir konuşma, arka planda çalan müzik veya konuşmalar gibi gürültüler fiziksel gürültüye örnek teşkil eder. Ayrıca, bozuk bir telefon hattı veya çekim gücü zayıf bir internet ağı gibi teknik aksaklıklar da bu kategoriye girer. Bununla beraber iletişim halinde olduğumuz mekanın sıcaklık derecesi bile (çok sıcak ya da çok soğuk olması) iletişimi zorlaştıracağından bir gürültü olarak karşımıza çıkabilir. Fiziksel gürültü, mesajın doğru bir şekilde anlaşılmasını engelleyebilir; çünkü dikkati dağıtarak, iletilen bilgilerin eksik veya yanlış algılanmasına neden olabilir. Bu durumun da iletişim eksikliğinden kaynaklanan yüzeysel çatışmalara yol açması çok muhtemeldir diyebiliriz. 


Psikolojik Gürültü: bireylerin içsel durumlarından kaynaklanan iletişim engellerini ifade eder. Bu tür gürültü, kişinin duygusal veya bilişsel durumlarından kaynaklanır ve iletişimi etkileyebilir. Örneğin, kişisel endişeler veya kaygılar, kişinin stresli olduğu durumlarda doğru mesaj alışverişini engelleyebilir. Öte taraftan kişinin aşırı duygular yaşaması da iletişimi olumsuz yönde etkileyebilir. Çok mutlu ya da çok kızgın olmak iletişim esnasında duygusal tepkiler vermemize sebep olur ki bu bir nevi gürültüdür. Çünkü duygu yoğunluğu yaşayan kişiler bazen konuşulanları objektif bir şekilde değerlendiremeyebilir. Psikolojik gürültü, iletişimi yanlış anlamalara ve etkili bir mesaj alışverişinin önlenmesine neden olup taraflar arasında çatışmaların yaşanmasına sebebiyet verebilir. 


Sosyal Gürültü: toplumsal ve kültürel faktörlerden kaynaklanan iletişim engellerini ifade eder. Bu tür gürültü, bireyler arasındaki sosyal etkileşimleri ve iletişim süreçlerini etkileyebilir. Kültürel farklılıklar ve dil engelleri, farklı kültürel normlar ve dil bariyerleri gibi sosyal gürültü örnekleri arasındadır. Sosyal normlar ve kalıp yargılar da bu tür gürültü türü içinde düşünülebilir. Özellikle iletişimde karşımızdakine ön kabullerle, önyargılı bakış açsıyla  yaklaşmak, sağlıklı ve etkili bir diyalogun önünde ciddi engeller oluşturabilir. Bu tür yaklaşımlar, iletişim sürecinde sosyal bir gürültü yaratır. Yani, mesajın karşı tarafa net ve anlaşılır bir şekilde iletilmesini zorlaştırır. Önyargılar, konuşmanın her iki tarafında da yanlış anlamalara, savunmacı tepkilere ve hatta çatışmalara yol açabilir. Kişinin zihnindeki ön kabuller, karşısındakinin gerçek niyetini, düşüncelerini ve duygularını anlamasını engelleyerek, iletişimin kalitesini düşürür. Bu durumda, diyalog sadece bilgi aktarımı olmaktan çıkar; aynı zamanda bu "gürültü" nedeniyle yanlış anlamalar ve güven kayıplarıyla dolu bir süreç haline gelir. Dolayısıyla, etkili ve sağlıklı bir iletişim kurmak için, ön yargılardan arınmış, açık ve empatik bir yaklaşım benimsemek önemli olacaktır.



Çatışma süreçlerinde gürültünün rolünü anlamaya çalışırken amacımız, iletişimdeki engelleri, yani iletişim döngüsü içerisindeki gürültüleri doğru bir şekilde saptamak olmalıdır. İletişim engelleri olarak kategorilendirilebilecek olan “Gürültüler”, çatışmaların doğmasında ya da var olan çatışmanın tırmanmasında etkili olabilir. Dolayısıyla, gürültüleri belirlemek ve onlarla başa çıkmanın yollarını aramak, sadece etkili bir iletişimin değil, aynı zamanda etkili bir çatışma çözümünün de anahtarıdır. 


Nasıl ki çatışmanın beslendiği kaynakları anlamaya çalışırken, onu türlerine ayırarak analiz etmek çözüm için öncelikli bir adımsa; aynı şekilde, iletişimin önündeki engelleri, yani gürültüleri de biçimlerine ve yapısına göre ayırmak, bu gürültülerle başa çıkmanın ilk adımıdır. Örneğin, fiziksel bir gürültü ile başa çıkmak genellikle daha kolay olabilir; atılacak adımlar daha belirgindir. Ancak, önyargı gibi sosyal gürültüye yol açan bir ortamda, belki de daha uzun soluklu, teması teşvik eden ve dönüştürücü adımlar atmak gerekecektir. Bu nedenle, iletişim sürecinde karşılaşılan gürültülerin doğru bir şekilde tanımlanması ve anlaşılması hem iletişimin etkinliğini artırmak hem de çatışmaların çözümünü sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Gönderimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Conflictus olarak, geri bildirimlerinizi ve görüşlerinizi merakla bekliyoruz.


Tunç Karaçay Conflictus Uyuşmazlık Çözümü Eğitim ve Danışmanlık


🔗 Çalışmalarımız hakkında daha fazla bilgi edinin: https://www.conflictus.co

📢 Bizi takip edin: Twitter, LinkedIn, Instagram, Medium

📧 Bize ulaşın: info@conflictus.co



Watzlawick, P., Beavin Bavelas, J., & Jackson, D. D. (1967). Pragmatics of Human Communication: A Study of Interactional Patterns, Pathologies, and Paradoxes. New York: Norton & Company.


Shannon, C. E., & Weaver, W. (1949). The mathematical theory of communication. University of Illinois Press.


Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Yorumlar Yüklenemedi
Teknik bir sorun oluştu. Yeniden bağlanmayı veya sayfayı yenilemeyi deneyin.
bottom of page