Çatışmalar, Değerler ve Onur: Donna Hicks’in Haysiyet Modeli
- Dilara Gök
- 14 Kas 2024
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 26 Şub
Bu yazıda, çatışmaların önemli kaynaklarından biri olan “değerler” üzerine düşünmeye devam ediyorum. Ancak bu kez konuyu ele alırken, “onur” meselesinin nasıl bir rolü olduğuna değinerek ilerleyeceğim. Bu konuda beni etkileyen ve ilham veren bir kitaptan yola çıkıyorum aslında: Prof. Dr. Donna Hicks’in “İlişkilerde Onur Mücadelesi” kitabı… Donna Hicks tarafından yılların tecrübesiyle modellenen onur meselesinin ne kadar az konuşulan ama çatışmaların değer odaklı boyutuyla ne kadar iç içe olduğunu fark ettim; bu nedenle, bu yazıda hem çatışmaların değer temelli kaynaklarını kısaca hatırlatmayı hem de Hicks’in sunduğu onur modelinin çatışmaların çözümüne nasıl katkıda bulunabileceğini ele almayı amaçlıyorum.

Onur meselesi (İngilizce karşılığıyla “dignity”) çoğunlukla psikologlar ve psikoterapi uzmanlarının incelediği, insan ilişkilerinde yaşanan çatışmalarda altını önemle çizdiği bir mesele. Bu kavramın çatışma çözümü bağlamında ele alındığını görmek beni heyecanlandırdı. İlişkilerde Onur Mücadelesi kitabını okurken, onur meselesinin “değerler” konusuyla ne kadar alakalı olduğunu ve dolayısıyla değer temelli çatışmaları ele alırken bu kavramın nasıl bir araç olabileceğini alanında uzman birinin deneyimlerinden derlediği bir model ile yakalamak bana çok iyi geldi. Üzerinde hala düşündüğüm bazı noktalar var elbette, ancak bu yazıda genel hatlarıyla “onur meselesi”ni, bu konuda düştüğümüz tuzakları ve çatışmaları çözerken nasıl bir araç olabileceğini tartışmayı amaçlıyorum. Bu açıdan bakıldığında, psikologlar ve kişisel gelişim alanındaki uzmanlar bu kavrama farklı açılardan yaklaşabilir; ben ise burada çatışma çözümü bakış açısını vurgulayarak Hicks’in modelini incelemeye çalışacağım.
Çatışmalarda Değerlerin Önemi
Değer odaklı çatışmalar, onur kavramının temel bir etken olarak ön plana çıktığı çatışmalardır. Bu nedenle, onur kavramına geçmeden önce, çatışmaların değer odaklı olan kaynağını bir hatırlayalım. Önceki yazımda çatışmaların kaynaklarından bahsetmiştim (henüz okumayanlar için: Çatışmayı Doğru Anlamada İlk Adım: Kaynakları Belirlemek). Oradan hatırlarsanız çatışmaların veri odaklı, çıkar odaklı, ihtiyaç odaklı ve değer odaklı olmak üzere 4 önemli kaynağı olduğunu, bu kaynakların anlaşılmasının neden önemli olduğunu belirtmiştim.
Bu kaynaklar içerisinde değer odaklı olan yani; tarafların etik, dini, kültürel değerleri, ideolojileri, yaşayış şekilleri veya dünya görüşlerindeki farklılıklardan kaynaklı oluşan çatışmalar daha irrasyonel tarafta olduğu için diğerlerine göre ele alınması daha zor çatışmalar olarak öne çıkıyordu. Hatta, değerlerin genellikle bir çatışmanın tek başına bir kaynağı olarak bulunmayabileceğini, buradan hareketle de acaba aynı çatışmanın ihtiyaç, çıkar, veri odaklı başka kaynakları var mı diye bakmanın bizi çözüme götürebileceğinden bahsetmiştik. Çünkü, bireylerin değerleri üzerinden tartışıp çözüme ulaşmak çoğu zaman zor ve anlamsızdır, bunun yerine çözüm için veri, çıkar veya ihtiyaca odaklanmak daha somut ve objektif bir tartışma zemini yaratacaktır.
İkili ilişkilerde veya gruplar arasında ortaya çıkan çatışmalarda, tarafların yaşayış şekilleri, inançları, ideolojileri gibi farklılıkların çatışmaların kaynağı olarak ortaya çıkması çok muhtemeldir. Özellikle, çok kültürlü ortamlarda böyle durumlar daha yaygındır. Ancak, birbirini yıllardır tanıyan ve bu yönlerini kabul eden kişiler arasında dahi bu farklılıklar zaman içerisinde çatışmaların kaynakları olarak karşımıza çıkabilmektedir. Çatışmaların değer odaklı kaynağını oluşturan bu durumların, bir çatışma içerisinde çok fazla baskın gözükmesi, böylelikle diğer kaynakların varlığını bastırıp onları fark etmemizi zorlaştırması mümkündür. Bu da doğal olarak çatışmaların çözümünü zorlaştırır. Arabulucular ve müzakereciler böyle çatışmalarda diyaloğu başlatacak ve sürdürecek somut zeminler yaratmaya çalışırlar. Yani, yukarıda bahsettiğim, herkes için aynı anlam taşımayan değer yargılarının dışına çıkıp, tarafların ortaklaşabileceği alanları saptamaya çalışarak oradan ilerlerler. Onur meselesi işte tam da böyle durumlarda önemli. Üzerine yeniden düşünmeye gerek duymadan bildiğimizi sandığımız, çoğu kez saygı ile karıştırdığımız onur kavramının ilişkilerimizde nasıl çalıştığını, “çatışmayı önleyici ya da tam tersi çatışmayı başlatıcı” olarak nasıl var olabileceğini yeniden düşünmek değer odaklı çatışmaları ele almamızı kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.
Bunun için öncelikle onuru (haysiyeti) bir hak olarak kabul etmek önemli, yani ona doğuştan sahibiz aslında ve bu da herkesin insana yaraşır bir şekilde davranılmasını hak etmesinin temelini oluşturuyor. Saygı dediğimiz durum ise davranışlarımız neticesinde geliyor; saygıyı hak edecek ve etmeyecek eylemler olarak düşünebiliriz bunu. Yani mesele, kişileri ve eylemlerini birbirinden ayırabilmek.
"Tüm bu tartışmadan yola çıkarak, bu meseleyle ilgili kitaptaki şu ifadenin altını çizmişim: “Kötü bir şey yapmış oldukları için insanlara kötü davranmak yalnızca onur kırıcı davranış döngüsünü idame ettirmektedir. Daha da kötüsü, bu süreçte kendi haysiyetimizi ihlal etmiş oluruz. Başkalarının kötü davranışları bize, onlara karşılık olarak kötü davranma ruhsatı vermez."
Haysiyetin 10 Temel Unsuru (10 Essential Elements of Dignity)

"Karşımızdakinin nasıl onurlandırılacağını öğrenmek çaba gerektirir ki bu, bir ilişki içinde olma tecrübesini önemli ölçüde güzelleştirir. İyi bir ilişki kendinizi iyi hissettirir, ama iki tarafın da birbirinin önemini ve değerini kabullendiği bir ilişkinin içerisinde olmak kendini daha iyi hissettirir"
Onur kavramının tarifini ve iyice anlaşılmasını kolaylaştırmak için Donna Hicks bu 10 temel unsuru yaratmış. Bu unsurlar, onurun daha somut ve kolay gözlemlenebilir hale gelmesine de bir araç olmuş durumdalar.
Kitabın Türkçe çevirisinde bu unsurları özetlediği bir bölüm var, içeriğe dokunmadan, hepsini aşağıda doğrudan alıntılayarak paylaşıyorum (1. Baskı, The Kitap Yayınları, s.43):
Haysiyetin 10 Temel Unsuru:
Kimliğin Kabulü. İnsanlara ne sizden aşağıdalarmış ne de üstündelermiş gibi yaklaşın. İnsanlara gerçek kimliklerini yargılanma korkusu olmadan ifade etme özgürlüğünü verin. Irkın, dinin, etnik kökenin, toplumsal cinsiyetin, sınıfın, cinsel tercihin, yaşın ve engelliliğin başka insanların kimliklerinin özünde olabileceğini kabullenerek, önyargısız ve tarafsızca etkileşim kurun. Karşınızda kim olursa olsun düzgün bir insan olduğunu farz edin.
Dahil Olmak. İster ailenizden, topluluğunuzdan, kurumunuzdan isterse de ulusunuzdan olsunlar; aranızdaki ilişki ne olursa olsun başkalarına aidiyet duygusunu hissettirin.
Emniyet. İnsanları iki kademede rahatlatın: Fiziksel olarak ki böylece bedensel bir zarara karşı kendilerini güvende hissetsinler ve psikolojik olarak ki böylece küçük düşürülmeye karşı kendilerini güvende hissetsinler. Cezalandırılma korkusu duymaksızın özgürce konuşmalarına yardımcı olun.
Onay. Dinleme, duyma, onaylama ve kaygılarına, duygularına ve tecrübelerine karşılık verme vasıtasıyla, tüm dikkatinizi onlara verin.
Farkına Varma. Başkalarının yeteneklerini, disiplinli çalışmalarını, düşünceli tavırlarını ve yardımlarını onaylayın. Övgüde cömert davranın ve onlara katkıları ve fikirlerinden dolayı duyduğunuz memnuniyeti ve minnettarlığı gösterin.
Adil Olma. İnsanlara, üzerinde anlaşmaya varılmış olan kanunlara ve kurallara göre adil, eşit ve yansız davranın. İnsanlar, onlara ayrım ve haksızlık yapmadığınızda, haysiyetlerine saygı gösterdiğinizi hissederler.
İyi Niyet Besleme. İnsanların güvenilir olduklarını düşünün. Başkalarının iyi saikleri olduğu ve doğrulukla hareket ettikleri önermesiyle harekete geçin.
Anlamak. Başkalarının ne düşündüğünün önemli olduğuna inanın. Onlara bakış açılarını açıklama ve ifade etme fırsatı verin. Onları anlamak için bilfiil dinleyin.
Bağımsızlık. İnsanları kendileri adına hareket etmeleri yönünde cesaretlendirin ki böylece hayatlarına hâkim hissetsinler ve bir umut, bir olanaklılık hissi tatsınlar.
Sorumluluk. Eylemlerinizin sorumluluğunu üstlenin. Birinin haysiyetini ihlal ettiyseniz, özür dileyin. Ona incitici davranışlarınızı değiştireceğinize dair taahhütte bulunun.
Buradaki unsurlar elbette birçoğumuz için çok tanıdık. Farklı sosyal disiplinler insan gruplarını ve birlikte yaşama süreçlerini, insanın kendi kimlik inşası süreçlerini vb. durumları anlatırken bu unsurlardan yararlanıyor. Mesela, kendi eğitimlerimizde, kimliğin kabulü hususunu, sıklıkla vurguluyoruz, ancak burada referansımız sosyal psikoloji oluyor. Öte taraftan, ayrı ayrı bildiğimiz bu unsurları onur kavramını somutlaştıran araçlar olarak görmek benim için yeni; çatışma çözümünde yaptığımız çalışmaları derinleştirmek açısından gerekli bir bağlantı sunuyor.
Bu unsurların devamında, yani onur kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için onun ihlaline neden olabilecek durumların anlaşılmasının öneminden hareketle Donna Hicks, haysiyet ihlaline sebep olacak durumları 10 maddede toparlamış. Evrimsel psikolojiden yararlanarak oluşturduğu bu yanılgıları, kendi içimizde terbiye etmemiz gereken eğitimler olarak tanımlamakta. Yine aynı şekilde, kitabın Türkçe çevirisinde bu yanılgıları özetlediği bölümü, içeriğe dokunmadan, doğrudan alıntılayarak paylaşıyorum (1. Baskı, The Kitap Yayınları, s.113):
İtibar İhlali Yaratabilecek Baştan Çıkaran 10 Yanılgı
Oltaya Gelmek. Oltaya gelmeyin. Başkalarının kötü davranışlarının sizin davranışlarınızı belirlemesine izin vermeyin. Kendini dizginlemek onur duygusunun güzel olan kısmıdır. Ödeşmeyi haklı çıkarmaya kalkmayın. Karşınızdakine zarar verecekse, onun size davrandığı gibi davranmayın.
Zevahiri Kurtarmak. Zevahiri kurtarma yanılgısına boyun eğmeyin. Yalan söylemeyin, hatanızı örtbas etmeyin ve kendinizi kandırmayın. Ne yapmış olursanız olun, doğruyu söyleyin.
Sorumluluğu Üstünden Atmak. Başkasının onurunu ihlal ettiğinizde sorumluluğu üstünüzden atmayın. Hata yaptığınızda, bunu kabul edin ve birinin canını yaktığınızda özür dileyin.
Sahte Haysiyetin Peşinden Koşmak. Onay ve övgü alarak farkına varılma arzusundan sakının. Değerimizin anlaşılması için yalnızca başkalarının eline bakıyorsak, sahte bir haysiyet biçiminin peşinde koşuyoruz demektir. Gerçek haysiyet içimizdedir. Sahte haysiyet algısının sizi ayartmasına izin vermeyin.
Sahte Güvenlik Hissinin Peşinden Koşmak. Bağ kurma ihtiyacınızın onurunuzu tehlikeye atmasına izin vermeyin. Eğer onurumuzun rutin olarak ihlal edildiği bir ilişki içindeysek, bağ kurma arzumuz onurumuzu koruma ihtiyacımızdan ağır basmış demektir. Sahte güvenlik duygusunun peşinde koşma aldatmacasına direnin.
Mücadeleden Kaçınmak. Kendinizi savunun. Haysiyetimiz ihlal edildiğinde yüzleşmekten kaçınmayın. Gerekli adımları atın. Bir ihlal, ilişkide bir şeylerin değişmesi gerektiğinin sinyalidir.
Mağdur Olmak. Sorunlu bir ilişkideki masum mağdur olduğunuzu varsaymayı bırakın. Sorunda payınız olabileceği düşüncesine açık olun. Kendimize, başkalarının gözüyle bakabilmemiz gerekir.
Geri Bildirime Direnç Göstermek. Başkalarından gelen geri bildirime direnç göstermeyin. Genellikle ne bilmediğimizi bilmeyiz. Hepimizin kör noktaları vardır; hepimiz bilinçsizce haysiyetsiz davranışlarda bulunabiliriz. Özsavunmacı içgüdülerimizin üstesinden gelmemiz ve yapıcı eleştirileri kabul etmemiz gerekir. Geri bildirim, bize büyümemiz için bir fırsat verir.
Suçu Üzerinden Atmak için Başkalarını Suçlamak ve Ayıplamak. Bir suçu üzerinizden atmak amacıyla başkalarını suçlamayın ve ayıplamayın. Kendinizi karşınızdakini kötü göstererek savunma dürtüsünü kontrol altına alın.
Sahte Samimiyetlerle ve Küçük Düşürücü Dedikodularla Meşgul Olmak. İnsanlarla, başkaları hakkında kendinizi küçük düşürücü şekilde dedikodu yaparak bağ kurma eğiliminden sakının. Aynı ortamda olmadığınız biri hakkında eleştirel ve yargılayıcı olmak zararlı ve onursuz bir davranıştır. Biriyle yakınlık kurmak isterseniz, kendinizle ilgili gerçeklerden, iç dünyanızda neler olup bittiğinden bahsedin ve o kişiyi de aynısını yapmaya davet edin.
Burada yanılgılar olarak belirtilen durumları sadece bize ya da başkalarına yapılan davranışsal eğilimler değil de bizim de başkalarına yapıp yapmadığımız (veya böyle bir ihtimalimiz olabileceği) varsayımıyla değerlendirmek, bu davranışların farkına varılmasını kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.
Şimdi hepsini okurken zaman zaman bazılarına başvurduğumuzu fark etmek bence çok normal ve insani... Günlük hayatımızda bu yanılgılardan uzaklaşabilmek ayrı bir beceri gelişimi gerektirebilir, zaman alabilir (işin kişisel gelişim kısmını psikolog arkadaşlar daha iyi bilecektir). Ancak burada önemli olan, bir çatışma çözümü sürecinde bu yanılgıları yakalamanın çözüme yardımcı olabileceği gerçeğidir. Bu tuzaklara dair farkındalık, yaşanan çatışmayı ele alırken belki çatışmanın tarafları, belki de üçüncü bir taraf olarak arabulucular için birer kontrol noktası veya diyaloglar/müzakereler için iyileştirme zemini yaratabilir. Bu süreçlerde tarafların kendilerini daha gerçek ve samimi bir şekilde ifade etmelerini kolaylaştırarak yaşananların sorumluluklarını kabul ettikleri tutumlar oluşturmalarını destekleyebilir.
Özellikle, gerçekle yüzleşmenin elzem olduğu durumlarda tarafların onurunun önemini görmezden gelmeden, bu yüzleşmenin nasıl yapılabileceğini planlamamıza da yardımcı olabilir.
Toplumsal ölçekte ise barış süreçlerinde, hakikat ve adalet süreçlerinde veya onarıcı adalet süreçlerinde çatışmaların onurla ilişkisini yeniden göz önünde bulundurarak, onur kavramını yeniden düşünerek ilerlemek, çözüm stratejileri belirlerken yardımcı olabilir. Siz ne dersiniz?
Yazıyı bitirirken kitaptan son bir alıntı:
“Ama birinin onuruna yapılan saldırının çatışma yaratmaktaki rolünü minimize etmek yalnızca safça değil, aynı zamanda tehlikelidir. ….haysiyetimizin ihlal edilişinin hayatta kalmamıza yönelik bir tehdit gibi hissettirdiğini tamamıyla fark ve kabul edene kadar ihtilafları ve onları daha kazançlı ilişkilere çevirebilmek için gerekenleri anlamakta yetersiz kalacağız."
Sevgiler,
Gönderimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Conflictus olarak, geri bildirimlerinizi ve görüşlerinizi merakla bekliyoruz.
Dilara Gök
Conflictus Uyuşmazlık Çözümü Eğitim ve Danışmanlık
🔗 Çalışmalarımız hakkında daha fazla bilgi edinin: https://www.conflictus.co
📧 Bize ulaşın: info@conflictus.co
Kaynakça:
Hicks, Donna. İlişkilerde Onur Mücadelesi. (Çev. Tuna Tezgel), 1. Baskı, The Kitap Yayınları, Ocak 2017.
Human Dignity and Humiliation Studies Network. (n.d.). Retrieved from http://www.humiliationstudies.org/
Burton, J. W. (1990). Conflict: Human Needs Theory. New York: St. Martin’s Press.
Moore, C. W. (2014). Practical Strategies for Resolving Conflict. 3rd ed. San Francisco: Jossey-Bass.
Ury, W. (2015). Getting to Yes: Negotiating Agreement Without Giving In. 3rd ed. New York: Penguin Books.
Harika olmuş aydınlatıcı ayrıntıları çok beğendim.