top of page

İklim Değişikliği ile Mücadelede Çatışma Çözümü ve Barış İnşası Perspektifi

Güncelleme tarihi: 26 Şub



İklim değişikliği, 21. yüzyılın barış ve güvenliğe yönelik en yaygın küresel tehditlerinden biridir. Her ne kadar, genellikle iklim değişikliğine bağlı göçlerin etkilendiği topluluklar üzerinden acil eylem durumunda konuşulsa da, bu sorun yalnızca çevresel bir mesele olmanın ötesine geçer. İklim değişikliği, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla da derin ve karmaşık etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Bu etkiler, çevresel zorlukların ötesine geçerek toplum içinde çatışmalara yol açma potansiyeline sahiptir.  İklim değişikliği ile bağlantılı olarak gelişebilecek durumlarda (özellikle su, gıda gibi temel kaynakların adil kullanımlarının söz konusu olduğu durumlarda), gerekli önlemler alınmazsa ve süreç iyi yönetilmezse bu durumun; mevcut gerginlikleri şiddete dönüştürebilecek veya kırılgan barış süreçlerini bozabilecek diğer siyasi, sosyal ve ekonomik süreçlerle etkileşime girmesi muhtemel olacaktır. 


Dolayısıyla, iklim değişikliğiyle mücadelede atılacak adımlar, yalnızca çevresel stratejilere odaklanmakla kalmamalı, aynı zamanda olası çatışma risklerini göz önünde bulunduran yaklaşımlar içermelidir. Böylesi bir durumu ele almak üzere planlamalar yapılırken maalesef barış inşası ve çatışmayı önleme çalışmalarından genellikle nadiren yararlanıldığı görülmektedir. Ancak bu süreçte oluşabilecek toplumsal riskleri anlayabilmek ve buna bağlı önlemler alabilmek için bu araçlarla uyumlu bir iklim değişikliği ile mücadele planı elzem olmaktadır. Bu bağlamda, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve özel sektör gibi temel aktörlerin birlikte çalışması önemlidir. 


Biz de bu yazıda, iklim değişikliği ile ilgili yola çıkan kurum ve kuruluşların çatışma çözümü ve barış inşası perspektifine neden ihtiyaç duyduğunu ele alıyoruz. Ayrıca, bu doğrultuda kaçınılması gereken hatalar ile hayata geçirilmesi gereken adımlara yönelik somut öneriler sunmayı hedefliyoruz.



NE YAPMAMALI? Çatışma Risklerini Artıran Hatalar


Çoğu zaman sorunları çözmek için ne yapmamız gerektiğine odaklanırız. Ancak bazen doğru yolu bulmak, yanlış adımlardan kaçınmakla başlar. İklim değişikliği gibi karmaşık ve derin etkiler yaratan süreçlere müdahale biçimi üretmek isteyen sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, özel sektör gibi kurum ve kuruluşların yola çıkmadan önce belki de önce şunu sormaları faydalı olacaktır: Ne yapmamalıyız? Başka bir ifadeyle, hangi adımlar bizi çözümden uzaklaştırır, çatışmalara kapı aralar ve belki de örtük kalmış çatışmaları canlandırır? 


İklim değişikliği ilgili yürütülecek projelerde,  çatışma risklerini artırmamak için bazı adımlardan kaçınmak  gerekir. Bunlar:

  • gerçek ihtiyaçları görememek,

  • iş birliğinden kaçınmak

  • sürece tüm ilgili aktörleri dahil etmemek

  • yerel ve kültürel hassasiyetleri görmezden gelmek

  • çatışma duyarlılığı ve "zarar vermeme" gibi prensipler ile bakış açılarına sahip olmamak 


şeklinde karşımıza çıkabilir. Tüm bu unsurlar, ayrı ayrı oldukça önemli olmakla birlikte, bu yazıda daha öncelikli bulduğumuz; “ihtiyaçların ve önceliklerin doğru belirlenmesi, yerel toplumun sürece dahil edilmesi ve paydaşlar arasındaki iş birliğinin kurulması” konularına odaklanmak istiyoruz:


İhtiyaçları ve öncelikleri yanlış belirlemek, iklim değişikliği projelerinin başarısını ciddi şekilde tehlikeye atabilir. İklim değişikliği, geniş ve karmaşık bir sorun olduğu için bu tür projelerde sadece çevresel unsurlar değil, aynı zamanda bu değişikliklerden doğrudan etkilenen bireylerin ve toplulukların ihtiyaçlarının da dikkate alınması gerekir. Eğer ihtiyaçlar ve öncelikler doğru bir şekilde belirlenmezse, projelerin yönü sapabilir ve beklenen olumlu etkiler yerine olumsuz sonuçlar doğabilir. Örneğin, bir bölgedeki toplulukların temel geçim kaynağı olan tarımsal faaliyetlere yönelik ihtiyaçları göz ardı edildiğinde, uygulanacak çözümler o topluluğun ekonomik sürdürülebilirliğini daha da zayıflatabilir. Bu durum, yalnızca ekonomik zorlukları artırmakla kalmaz, eşitsizliklere de yol açarak yerel halk arasında gerilimlere ve çatışmalara da yol açabilir. 


Yerel toplulukları sürece dahil etmemek de iklim değişikliği ile mücadele projelerinde göz ardı edilemeyecek bir diğer önemli unsurdur. İklim değişikliği, sadece kurumları ya da yöneticileri değil, herkesi etkileyebilecek, yerel ve küresel sonuçları olan sorundur. Ayrıca, bu topluluklar sürece dahil edilmediğinde, onların ihtiyaç ve beklentilerinin doğru anlaşılmaması riski doğar. Bu da kalıcı ve etkili bir çözüm üretmenin önünde büyük bir engel oluşturur.


Paydaşlar arasında işbirliğini önem vermemek, iklim değişikliği projelerinin sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilir. İklim değişikliği gibi çok yönlü ve küresel bir sorunun çözülmesi, yalnızca bir grup aktörün tek başına başarabileceği bir şey değildir. Çeşitli paydaşlar—yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve toplumun diğer kesimleri—arasında etkin bir işbirliği ve koordinasyon sağlanmadığı takdirde, eksik bırakılan bir noktanın ortaya çıkmasına ve sorunun kaynağına tam olarak inilmemesine yol açabilir. Bu durum atılacak adımların veya yürütülecek projeleri etkisini azaltmak ile beraber toplum içerisinde de çatışma potansiyelini artırabilir. 



PEKİ NE YAPMALI? Çatışma Çözümüne Yönelik Stratejiler


O halde yukarıda bahsedilen bu “ne yapmamalı”ları yapmayalım :) ve her şey çözülsün. Keşke bu kadar basit olsa…


Aslında zor değil. Sadece, yine temel bazı noktalara değinerek bu süreçlerden atılması elzem olan adımları anlatmak istiyoruz. Bu vereceğimiz adımlar, bölgesel ihtiyaçlara göre geliştirilebilecek olup, burada sadece çatı unsurlar olarak bulunmaktadır.  Bu bağlamda, iklim temelli risklerin belirlenmesi ve analizlerini yapma ve bu konudaki farkındalığı ve savunuculuk gücünü destekleyecek şekilde çatışma çözümü ve diyalog geliştirme becerilerini topluluklara kazandırma önemli adımlar olarak ortaya çıkmaktadır:


1) İklim temelli risklerin belirlenmesi ve analizi:

Daha önceki yazılarımızda çatışma analizi süreçlerinin çatışmaları ele alırken neden önemli olduğunu belirtmiştik. İklim krizinin yaratması muhtemel toplumsal kırılganlıklar, temel kaynaklara erişimle ilgili ortaya çıkabilecek adaletsizlikler gibi durumları önceden anlayabilmek için bunların detaylı bir şekilde tanımlanması ve analiz edilmesi elzemdir. Buradaki analiz, sadece çevresel ve iklim boyutundaki teknik uzmanlık sorunlarını değil, toplumdaki farklı grupların ihtiyaçlarını, mevcut verileri, bu grupların kırılganlıklarını, temel ihtiyaçlara erişimlerindeki sorunları da göz önünde bulunduracak bir şekilde, hem iklim uzmanlarının hem de çatışma çözümü uzmanlarının birlikte ele alabileceği bir süreç olmalıdır. 


Bunun için de, süreçte yer alması gereken temel aktörleri belirleyip, birbirleri arasındaki ilişkileri anlayabilmek ve ardından mevcut veya olası sorunların kaynağının anlaşılmasına yönelik bir analiz gerçekleştirmek önemlidir. Bu yaklaşım, gerek belediyeler ve ilgili kurumların iklim stratejilerini belirlerken kullanması gereken bir yöntem olmakla birlikte, iklim kriziyle mücadele alanında çalışmak isteyen özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da faydalanabileceği bir araçtır.


Aslına bakılırsa, analiz aşamasında bu aktörler ne kadar birlikte çalışabilirlerse, bu sürecin sosyal, ekonomik, ve doğal kaynaklar döngüsündeki kesişimleri daha iyi anlaşılabilir ve daha kapsayıcı bir plan oluşması sağlanabilir. Bu aktörler arasındaki işbirliğinin yalnızca teknik bir gereklilik değil, çatışmaları önlemek ve projelerin toplumsal kabulünü artırmak için de kritik bir unsur olduğu unutulmamalıdır.


2) Çatışma çözümü ve diyalog geliştirme eğitimleri

İklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında, hem karar alıcı olarak yer alan bireylerin/kurumların hem de toplumda bu iklim temelli oluşabilecek krizlerle mücadelenin neden önemli olduğuna dair farklı grupların bilgilendirilmesi hususunda eğitimlerden yararlanmak önemlidir. Bu eğitimler, farklı boyutlardaki iklim kriziyle mücadeleye dair tematik eğitimler olabilmekle birlikte; bu alandaki savunuculuğun ve yerel diyalogun geliştirilmesi konularında da olabilir. 


Örneğin, yukarıda analiz kısmında, farklı aktörlerin bir arada çalışmasının önemine değindik. Bu aktörlerin sorun belirleme ve karar alma süreçlerini daha etkili sürdürebilmeleri için çatışma çözümü becerileriyle desteklenmeleri hem planlama hem de uygulama süreçlerini kolaylaştıracaktır. Bu kişilerin, gerek kendi kurumlarındaki gerek hizmet sundukları gruplar arasındaki olası çatışmaları önceden anlayıp, analiz edip, çözümü için gereken yolları bulmak adına güçlendirilmeleri sürecin yerelleşmesini de kolaylaştıracaktır. 


Bir başka örnek de, hizmet sağlanan grupların bu becerilerle desteklenmesi üzerinedir. İklim çalışmalarında, Afrika ve Asya ülkelerinde halk arasında dayanıklılığı ve diyalogu artıracak çatışma çözümü perspektifinden kurgulanan eğitimlerden yararlanıldığı görülmektedir. Bu çalışmalar, ticaretle uğraşanlar, girişimciler ve tarımla uğraşanlar gibi, halkı ihtiyaçlara göre farklı gruplara ayırsa da, iklim kriziyle mücadele sürecinin katmanlı ve birbiriyle bağlantılı yapısı nedeniyle bu gruplar arasındaki diyaloğu zorunlu kılmaktadır. Bu durum, söz konusu eğitimlerin önemini artırmaktadır. Ayrıca, çatışma çözümü yaklaşımı, farklı grupların öncelikle kendi ihtiyaçlarının farkına varmalarını ve bu ihtiyaçlara yönelik çözüm adımlarını kendilerinin belirlemelerini kolaylaştırmaktadır.


Burada yapılacak eğitim ve diyalog geliştirme çalışmalarının hangi gruplarla ve nasıl bir içerikle uygulanacağı, bu alandaki uzmanların yapacağı  analiz sürecinin ardından belirlenmelidir. Böylelikle bu grupların ihtiyaçlarına yönelik bir içerik geliştirmek kolaylaşacak ve eğitimle istenilen sonuçlara ulaşılması mümkün olacaktır. 

Sonuç

Bu yazının başında belirttiğimiz gibi, iklim değişikliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla da hayatımızın her alanını etkileyen ve önlem alınmazsa, önümüzdeki süreçte etkilerini artıracak çok boyutlu bir sorundur. Bu sorunun etkili bir şekilde ele alınabilmesi için, toplumsal düzeyde yaratacağı çatışma potansiyellerini göz önünde bulundurarak planlamalar yapmak, yalnızca yapılan çalışmaların başarısını artırmakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilir ve adil çözümlerin önünü açar. Bu yazıda ele aldığımız üzere, bu çalışmalarda yanlış adımlardan kaçınmak, doğru stratejiler geliştirmek kadar önemlidir. 


İhtiyaçları doğru belirlememek, yerel toplulukları sürece dahil etmemek ve paydaşlar arasında işbirliği sağlamamak, bu süreçte kaçınılması gereken en büyük hatalardandır. Bu tür hatalara düşmemek ve kalıcı çözümler üretebilmek için iklim temelli risklerin belirlenmesi ve analizi ve çatışma çözümü ve diyalog geliştirme eğitimleri gibi birbirini destekleyen somut adımlar, sürecin yapı taşlarını güçlendiren araçlar olarak öne çıkar. COP28 İklim, Yardım, İyileşme ve Barış Bildirgesi de bu kapsamda, proje döngüsü boyunca çatışmaya duyarlı yaklaşımların en iyi şekilde nasıl entegre edileceğini ele alarak, iklim değişikliğinin yol açtığı insani kalkınma ihtiyaçları ve çevresel barış inşasına yönelik yaklaşımımızın gerekliliğini vurgulamaktadır.


Sonuç olarak, çatışma çözümü ve barış inşası anlayışı, yalnızca bir sorun çözme yöntemi değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadelede sürdürülebilir ve barışçıl bir geleceğin inşası için bir anahtardır.


Gönderimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Conflictus olarak, geri bildirimlerinizi ve görüşlerinizi merakla bekliyoruz.


Dilara Gök & Tunç Karaçay

Conflictus Uyuşmazlık Çözümü Eğitim ve Danışmanlık


🔗 Çalışmalarımız hakkında daha fazla bilgi edinin:


📢 Bizi takip edin: Twitter, LinkedIn, Instagram, Medium


📧 Bize ulaşın: info@conflictus.co




COP28. "COP28 Declaration on Climate, Relief, Recovery, and Peace." COP28, 2023, https://www.cop28.com/en/cop28-declaration-on-climate-relief-recovery-and-peace.


Harris, M., et al. "Climate Finance and Peace—Tackling the Climate and Humanitarian Crisis." The Lancet Planetary Health, vol. 5, no. 10, 2021, pp. e577-e586, https://www.thelancet.com/journals/lanplh/article/PIIS2542-5196(21)00295-3/fulltext


Hodder/SIPRI, E., 2022. Towards an Integrated Approach to Climate Security and Peacebuilding in Somalia, Stockholm International Peace Research Institute. Sweden. Retrieved from https://coilink.org/20.500.12592/0h75sd on 20 Dec 2024. COI: 20.500.12592/0h75sd.



United Nations Environment Programme. Addressing Climate-related Security Risks: Conflict Sensitivity for Climate Change Adaptation and Sustainable Livelihoods - Guidance Note. 2023, https://wedocs.unep.org/handle/20.500.11822/40330.


United Nations Environment Programme. Addressing Climate-related Security Risks: Conflict Sensitivity for Climate Change Adaptation and Sustainable Livelihoods - Toolbox. 2023, https://wedocs.unep.org/handle/20.500.11822/40329.

Weathering Two Storms: Gender and Climate in Peace and Security - DPPA Practice Note, https://reliefweb.int/report/world/weathering-two-storms-gender-and-climate-peace-and-security-dppa-practice-note 

Komentarze

Oceniono na 0 z 5 gwiazdek.
Nie ma jeszcze ocen

Oceń
bottom of page